İnsanlar ve Arkadaş Edinme

İnsanlar ve Arkadaş Edinme

İnsanlar

Yeni Zelanda'nın nüfusu yalnızca 3.8 milyondur. Yeni Zelandalılar, Anadolu insanı gibi yabancıları evlerine davet edip arkadaşları ve ailelerinin adreslerini verir ve onları ağırlamaktan zevk duyar. Türkler gibi cömert ve misafirperver bir toplumdur. Şehirlilerin alışveriş merkezlerine yakın olmak için şehir dışlarına, kırsal kesimde yaşayanların da iş bulmak için şehirlere gitmesinin sonucu olarak nüfus giderek şehirleşiyor olsa da bu gelenekler korunmaktadır.

Maori'lerden sonraki Yeni Zelandalıların şimdiki ya da önceki üç dört nesli İngiltere'den veya İrlanda'dan gelmiştir. Yeni Zelanda Avustralya'nın 1960'larda yaptığı gibi Güney Avrupa veya Güneydoğu Asya'dan gelen göçmen dalgalarına sıcak bakmamıştır. Bu Yeni Zelanda'da yalnızca Avustralya'da bulunan İtalyan şarküterilerini ya da Taylandlı çekçekleri değil, farklı etnik kökenlere sahip bir toplumun getirdiği kozmopolit yapıyı da görmezsiniz demektir. Bu kurala tek istisna Pasifik Adaları'ndan gelen insanlardır, özelikle de Samoa, Tonga, Cook Adalarından.

Nüfusun çoğu açık havada yapılan faaliyetlere katılır örneğin uzun yürüyüşlere, yelkenli gezilerine çıkar, kayak yapar ve dalarlar. Kırsal bölgeleri keşfetmeye gelince de inanılmaz derecede yaratıcıdırlar ve pek çok spor türünü ve aracı yaratmış ya da kendilerine uyarlamışlardır. Bunların en ünlüsü bungy-jumpingdir ama artık zorbing, sörfle rafting, urban rap-jumping, su kayağı ve daha pek çok spor bulunmaktadır. Hatta kapalı mekanda yapılacak bir iki garip faaliyet de icat etmişlerdir. Bunlardan biri Napier'deki bir barda yapılan ve bir trambolinden zıplayıp kendinizi duvarda yüksek bir yere yapıştırmaya çalıştığınız ünlü "bar-fly atlamadır." Yaratıcılıkta Yeni Zelandalıları geçemezsiniz.

İlk defa refah devletini kuran ülke oldukları için de siyasi gelenekleriyle ne kadar gurur duysalar azdır. 1999 seçimlerinden sonra İşçi Partisi lideri Helen Clark'ın başbakanlığında sol eğilimli bir koalisyon işbaşı yapmıştır. Diğer taraftan, Yeni Zelanda toplumunda her zaman oldukça muhafazakar bir çizgi de bulunmuştur. Bunun azalmakta olduğunun işareti çok sevilen yerel bir pembe dizi olan Shortland Street'te yer alan eşcinsel bir sahneye verilen farklı tepkilerden gelmektedir. 1993'teki ilk öpücük büyük gürültü çıkarırken 1999'daki eşcinsel hikaye hakkında yalnızca fısıltılar dolaşmıştır.

Arkadaş Edinmek

Yeni Zelandalıların yabancı ziyaretçilere yaklaşımı daha az dikkatli ve resmi ve daha bariz milliyetçidir. Bazen ülkelerine "Godzone" (Tanrı'nın ülkesi) der ve yabancıların da Yeni Zelanda'nın ideal bir ülkede bulunması gereken her şeye sahip olduğu konusunda kendileriyle hemfikir olmalarını beklerler (pek çok millet bunun sorumlusudur). Bu şovenizm kadın/erkek ilişkilerinde bile görülür. Yeni Zelandalı erkekler kendilerini Avustralyalı arkadaşları kadar kaba görmese de bir çoğu ne kadar cinsiyet ayrımcısı olduğunun farkında değildir. Örneğin barda Yeni Zelandalı bir erkeğin bir kadının içki ısmarlamasını kabul ettiği görülmez.

O kadar kısık sesle konuşur (barda kapanma saatine yakın zamanlar dışında) ve hareketlerinde o kadar yavaşlardır ki konuşurken bazen sizi duymadıklarını sanırsınız. Kişisel olarak çoğunluk mütevazı ve alçakgönüllüdür. Hatta bir rehber kitap ziyaretçileri bir Yeni Zelandalıya markası görünen hiçbir şey vermemesini öğütler.

Toplumun her kademesinde bir derece dar görüşlülük bulunmaktadır ve çoğu Yeni Zelandalının ilgi alanları inanılmaz derecede dardır. Hemen herkes nasıl koyun yetiştirdiğini bilir. Wellington Te Papa'daki yeni ulusal ileri teknoloji müzesi sanal bir koyunu gütme imkanı vermektedir. Ama Yeni Zelandalılar koyun fiyatlarından bahsetmiyorsa mutlaka ragbi sonuçlarından bahsediyordur iddiası gerçekten çok uzaktır. Ülkelerinin anti-nükleer dış politikasının etkilerinden rimu ve kauri gibi yavaş büyüyen yöresel ağaçlar yerine çam ağacı dikmenin anlamına pek çok değişik konuda bilgi sahibi çok sayıda Yeni Zelandalıyla tanışacaksınız. Yurt dışına sık sık seyahat eden Yeni Zelandalıların oranı içine kapalılığın etkilerini azaltır.

Çoğu Yeni Zelandalı "yurt dışı tecrübesini" zorunluluk olarak görmektedir. Türk ziyaretçiler de Kanadalılar, İskandinavlar ve Almanlar kadar hoş karşılanacaktır. Yeni Zelandalılar yalnızca Avustralyalılar için pek hevesli değildir çünkü aynı Kanadalıların Amerikalılar için hissettiği gibi kendilerini kültürel olarak tehdit ettiklerini düşünmektedir. Ayrıca yurt dışında seyahat eden Avustralyalılar Amerikalılara özgü kibirli davranışlara girdikleri için (ör. yüksek sesle Yeni Zelanda'nın geri kalmışlığından yakınırlar) gördükleri davranışı biraz da hak ettikleri söylenebilir.