Pek çok kişi bunu yapmayı denemiştir. Jonathan Swift, Oscar Wilde, William Butler Yeats, James Joyce, George Bernard Shaw, Samuel Beckett ve daha pek çok yaratıcı yazarın doğduğu yer olarak Dublin hakkında bu boyutlardaki şehrilerin hepsinden daha çok yazı yazılmıştır. Yazarlar genelde doğum yerlerinin aleyhinde konuşmuştur. "İrlanda'ya duyduğum sevgi başkentini kapsamaz," demiştir Shaw yükseklerden konuşan o bildik haliyle (o tabii İngiltere'de yaşamayı tercih etmiştir).
Joyce'un da genelde şehri övdüğü söylenemez ama yetişkin hayatının neredeyse tamamını yurt dışında geçirmiş olmasına rağmen bütün kitaplarının hikayesi Dublin'de geçer. Bir keresinde eğer şehir yıkılacak olursa Ulysses'teki tarifine göre yeniden yapılabileceğini söylemiştir. Ancak son kitabı Finnegans Wake'de İngilizce'nin şehri yeterince anlatamadığını düşünerek kendi dilini icat etmiş ve şehre 200'den fazla isim takmıştır: Dobbelin, Durlbin, Dambaling, Doubtlynn, Drooplin, troublin, Annapolis, riverpool, bubblin, Durblana, Hurdleberry Fenn, Publin...(en azından sonuncuyu anlamışsınızdır) Kim bilir başka bir kitap daha yazacak kadar yaşasaydı daha neler yapardı?
Yabancılar Dublin'e çok çeşitli beklentilerle gelir ve çoğu aradığını bulur. Amerikalılar muhabbet arar ve büyülenmek ister ve aynen öyle olur. Almanlar kendi ülkelerindeki düzen ve aşırı verimliliğe karşı hoş bir tezat oluşturması için doğuştan muhalafet bir şehir arar ve hayal kırıklığına uğramaz.
İskandinavyalılar "şarkılı barlar" arar ve bazı barlar gerçekten de şarkı söyler. İngilizler artık kendileri yönetimde olmadıkları için biraz sersemlemiş görünse de insanların düşüncesizliğini görünce fikirlerini değiştirir ve Birinci Dünya Savaşı öncesi dönemden kalma İngiliz posta kutularının hâlâ kullanıldığını görünce sevinir (şimdi yeşil boyalı olsalar da).