DEVLET YONETIMI
İngiltere'nin yönetim biçimi anayasal monarşidir. En üstte aynı zaman da devlet başkanı olan kral veya kraliçe bulunur. Şu an İngiltere'de devlet yönetiminin başında Kraliçe II. Elizabeth bulunmaktadır. Ancak bugünün İngiltere'sinde kraliyet ailesinin varlığı semboliktir. Yani devlet yönetiminde bağımsız hareket etmeleri söz konusu değildir. Bugün İngiltere'de bir kraliyet ailesinin bulunma amacı yıllardan beri süregelmiş bir geleneği bozmamaktır. Kraliyet ailesi ülkeyi temsil etmek için vardır, yönetmek için değil. Ancak zaman zaman kraliyet ailesinin ülke yönetimi konusunda fikir beyan ettiği de olmaktadır.
Yönetimde doğrudan söz sahibi olmadıkları halde kral veya kraliçenin mutlaka onaylaması gereken kanunlar da vardır. Örneğin parlamentonun açılması, yasa tasarılarının kabul edilmesi gibi. İngiltere'de yasama yetkisini elinde bulunduran güç parlamentodur. ( Channel Adaları ve Man Adalarının kendi kanunları vardır.) Parlamento Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasından oluşur. Avam kamarası seçimle iş başına gelir. Lordlar kamarası ise veraset veya atama yoluyla oluşur.
Parlamento binası Londra'daki Westminster Sarayıdır. Burası 16.yüzyıla kadar kraliyet ailesine ev sahipliği yapmıştır. Ancak Westminster sarayı bir yangın sonucu önemli ölçüde zarar gördüğünden 19. yüzyılda yeniden inşa edilmiştir. Sarayın saat kulesi Big Ben Londra'nın sembolüdür. Ve her yıl milyonlarca turistin akınına uğramaktadır. İngiltere'de ilk demokrasi hareketleri 1265 yılında başlamıştır. III.Henry ilk parlamentoyu kabul etmek zorunda kalmıştır. Bugün Westminster parlamentosu dünyadaki pek çok demokrasi için model teşkil etmektedir.
MONARŞİ
İngiliz Kraliyet Ailesi , dünyada en uzun süre saltanat sürmüş, en ünlü kraliyet ailesidir. 1649-1660 yılları arasında yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olmasına rağmen yaklaşık bin senedir hakimiyetini korumaktadır. Ülkenin başında hükümdar denilen bir kral veya kraliçe bulunmaktadır.
Bugün İngiltere tahtında Kraliçe II. Elizabeth bulunmaktadır. Edinburgh Dükü Prens Philippe ile evlidir. Kraliçe ve Prens Philippe'in dört çocukları bulunmaktadır. Bunlar: İngiltere tahtının veliahdı Prens Charles (Galler Prensi ve merhume Prenses Diana'nın boşandığı eşi), Prenses Anne ( Resmi Prenses ) , Prens Andrew ( York Dükü ve Sarah Ferguson'un boşandığı eşi) ve Prens Edward'dır. (1999'da evlenmiştir.) Kraliyet ailesinin yaşamı halk ve medya tarafından yakından takip edilmektedir. Kraliçe Elizabeth bugün 90'larında ancak hala güçlü ve enerjik gözükmektedir. Kraliçenin kız kardeşi Prenses Margaret yakın bir zamanda yaşama veda etmiştir. Çok sevilen bir prenses olan Margaret'in ölümü halkı üzüntüye boğmuştur. Kraliyet ailesinde ayrıca Kral V.George'un çocukları Henry (Glocouster Dükü), George (Kent Dükü) ve Ann bulunmaktadır.
Kraliyet ailesinin pek çok üyesi hayır dernekleri ve yardım kuruluşları için çalışmaktadır. Özellikle de Birleşmiş Milletler Çocukları Kurtarma Fonunun ( UNICEF) Başkanı olan Prenses Anne tüm dünyayı dolaşmaktadır. Prens Charles'da İngiltere'nin mimari eserleri için çalışmalar yürütmektedir. Ayrıca büyük şehirlere göçleri önleme projeleri de vardır.
İngiltere kraliyet ailesinin bugün yasal bir gücü bulunmamaktadır. Yıllardan beri süregelmiş bir İngiliz geleneğini bozmamak amacıyla bugün varlığını sürdürmektedir. İngiltere için sadece bir semboldür. Devlet parlamento tarafından yönetilmektedir. Kraliçe ise devlet resepsiyonlarından, törenlerde parlamentonun açılışından ve önemli yabancı misafirlerin ağırlanmasından sorumludur. Ayrıca dernek çalışmalarına katılmaktadır. Her yıl Temmuz ayında kraliçenin doğum günü için resmi bir tören düzenlenir. Kraliçe ve Kraliyet ailesi yılda pek çok kez ülke içine ve İngiliz Uluslar Topluluğu ülkelerine seyahatler yaparlar.
Kraliyet ailesinin masraflarının %85'i devlet daireleri tarafından karşılanır. Bunlara sarayın masrafları, kraliyet uçağı ve kraliyet treni dahildir. Kraliçenin personeli ve görevini yerine getirebilmek amaçlı yaptığı tüm masraflar da hazineden karşılanmaktadır. Ancak tüm bu masrafların listesi parlamento tarafından gözden geçirilmektedir. Ayrıca hazine tüm kraliyet ailesi üyelerine yıllık belirli bir maaş vermektedir. Bir tek Prens Charles buna dahil değildir. Çünkü Galler Prensi "Duchy Of Cornwall" adını taşıyan bir arazinin gelirini almaktadır. Kraliçenin İngiltere'nin en zengin insanı olduğu tahmin edilmektedir. Ancak sahip olduğu varlıkların büyük bir çoğunluğu devlete aittir.
İngiltere'de ve dünyanın dört bir yanında Kraliyet ailesi adeta bir pembe dizi gibi izlenmektedir. Kimi zaman sansasyonel haberler çıkmakta, kimi zaman Prens Charles'ın çapkınlıkları gazeteler manşet olmaktadır. Sonuç olarak kraliyet ailesinden kimsenin özel hayatı gizli kalmamaktadır.
AVAM KAMARASI
İngiliz parlamentosunun halk oylarıyla seçilen yasama organıdır. Seçimler her 5 yılda bir tekrarlanır. İngiltere'de 523, İskoçya'da 72, Galler'de 38, Kuzey İrlanda'da 17 seçim bölgesi vardır. Her seçim bölgesi bir parlamento üyesi çıkarır. Yani Avam kamarasında 650 parlamento üyesi vardır. Parlamento üyelerinden birisinin ölümü, istifa etmesi veya emekli olması durumunda derhal bir ara seçimle yeni bir üye görev başına getirilir.
İngiltere'de belirli kişilerin avam kamarasına seçilme hakları yoktur. Bunlar ; 1 seneden fazla süre hapis cezasına çarptırılmış kimseler, din adamları, askeri kuvvetler mensupları, polisler, devlet memurlarıdır. Bazı kimselerin sırf eğlence olsun diye seçimlere katılıp boşu boşuna yer işgal etmemeleri için adaylığını koyan herkesten 500 sterlin depozito alınmaktadır. Ve eğer seçim bölgelerinde %5'ten az oy alırlarsa bu depozito kendilerine iade edilmemektedir. İngiltere'de seçim kampanyalarında adayların seçilmek için harcayabilecekleri maksimum bir miktar vardır. Türkiye'deki gibi seçim kampanyalarında trilyonlar harcanmaz. Veya yer gök her yer bayraklarla, afişlerle donatılmaz.
Tüm Birleşik Krallık ve İngiliz Uluslar Topluluğu vatandaşları ile İrlanda Cumhuriyeti vatandaşları 18 yaşlarını doldurduktan sonra seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olmaktadır. Ayrıca İngiltere'de sürekli oturma izni bulunanlar da parlamento seçimlerinde oy kullanabilirler. Elbette ki bunun için önceden gidip yerel merkezlere kayıt yaptırmaları gerekir. Kayıt yaptırmadığınız takdirde 400 sterlin para cezasına çarptırılırsınız. İngiltere'de oy kullanmak zorunlu değildir. Ancak kayıt yaptırmak zorunludur. Oy kullanmadığınız takdirde hükümet hakkında eleştiri yapmayın. Seçmenlerin %70-%80'i seçimlerde oy kullanır. Ayrıca yurt dışında 20 seneden az bir süredir yaşayan İngiliz vatandaşlarının da genel seçimlerde oy kullanabilme hakkı vardır. Ancak yerel seçimlere de oy kullanamazlar. Seçimler esnasında İngiltere dışında bulunan her seçmen posta yoluyla veya İngiltere'de bulunan bir yakınına vekalet vererek oy kullanabilir. Bu elbette ki biz Türklere oldukça şaşırtıcı gelecektir. Seçim sandıklarından oyların çalındığı, seçimlerde her türlü sahtekarlığın yapıldığı bir ülkenin vatandaşı olarak Avrupa ülkelerinde seçmenlere bu kadar güvenilmesi oldukça şaşırtıcıdır. Türkiye'de de böyle bir uygulama olsaydı etraf sahte vekaletnamelerden geçilmezdi.
İktidara gelecek parti aynı Türkiye'de olduğu gibi en çok sayıda parlamento üyesi çıkaran parti olacaktır. Eğer oylarda eşitlik söz konusu olursa bir koalisyon hükümeti kurulur. Bu İngiltere'de az rastlanan bir durumdur. Seçim bölgelerinde en çok oy alan adaylar o bölgeden parlamento üyesi seçilirler. Yalnızca tek bir kişi yani oy çoğunluğuna sahip aday avam kamarasına girebilir. İkinciler veya üçüncüler giremez. Bunun adil bir sistem olmadığını düşünen pek çok kimse vardır. Özellikle de liberal demokratlar bu sistemi değiştirmek istemektedirler. Kendileri her seçimde milyonlarca oy almakta ancak parlamentoda yalnızca bir kaç koltuk elde edebilmektedirler. Parlamento üyeleri parti merkezlerinde veya kendi özel bürolarında seçmenleriyle buluşabilmekte, onların dertlerini, sorunlarını dinleyebilmektedirler. Kimi zaman sorulan sorulara cevap vermektedirler. Ayrıca isteyen seçmenler parlamento üyelerini avam kamarasında da ziyaret edebilme olanağına sahiptirler. Ancak parlamento üyelerini yerlerinde bulabileceğinizi zannetmiyoruz. Büyük bir olasılıkla ya öğle yemeğinde, ya golfte ya da tatildelerdir.
Hükümetin başında bir başbakan bulunur. Başbakan parlamentoda en yüksek koltuk sayısına sahip partinin lideridir. Başbakan parti üyeleri arasından 20 kişi seçerek bakanlar kurulunu oluşturur. Ayrıca parlamentoda 80 tane de kıdemsiz bakan bulunur. Yani her bakanlığın 2-5 adet kıdemsiz bakanı bulunmaktadır. Her zaman aynı olaylar tekrarlanır, Başbakanın sadık bakanları başbakanın her dediğini onaylarlar ve bunun karşılığında mükafatlandırılırlar. Onaylamayanlar ise arka planda kalırlar. Muhalefet partisinin lideri ise iktidar partisinin açıklarını yakalayıp parlamentoya sunmakla görevlidir. Daha doğrusu bunu kendisine görev bilir.İktidar partisinin görevini gerektiği gibi yerine getirip getirmediğini denetler. Bakanlar kurulu üyeleri parlamentoda ön sıralarda oturur. Diğer üyeler ise arka koltuklarda oturmaktadır.
Her yeni yasama yılının başında Avam kamarası kendi üyeleri arasından bir başkan seçer. Başkanın görevi oturumları yönetmek, görüşmeleri düzenlemek ve üyelerin bu düzene uymasını sağlamaktır. Başkanın ölümü veya emekli olması durumunda yeni bir başkan seçilir. Başkan oturumlarda fikir beyan etmez veya oylamalara katılmaz. Ancak oylarda eşitlik söz konusu ise oy kullanır. Avam Kamarası Başkanlarına Westminster'da bir apartman dairesi tahsis edilir.
Zaman zaman basında ve televizyonlarda avam kamarasından seçme görüntülere yer verilmektedir. Parlamentoya kameralar ilk kez 1989 yılında girmiştir. Ve bir oturum sırasında koltukların çoğunun boş olduğu dolu olanlarda ise üyelerin horul horul uyuduğu görüntülenince halk büyük bir şok yaşamıştır. Genelde oturumlar halka açıktır. Ancak gizlilik taşıyan bazı konular halka kapalı olabilmektedir. Avam kamarasının da, Lordlar kamarasının da bir seyirci salonu vardır. Genelde Avam kamarasında oylama zamanlarında veya parlamento üyelerinin, bakanları sorularıyla sıkıştırdığı zamanlarda hareketlilik yaşanmaktadır.
İngiltere'de belli başlı üç siyasi parti vardır. İlki Muhafazakarlar Partisi, ikincisi İşçi Partisi ve sonuncusu da Liberal Demokrat Parti'dir. Bunların dışında da ufak tefek siyasi partiler vardır ancak bunlar ancak bazı bölgelerde seçmenlere sahiptirler. Bunlardan en önemlileri : Milliyetçi İskoçya Partisi, Birlikçi Ulster Partisi, Birlikçi Demokrat Parti ( Kuzey İrlanda), Plaid Cymru ( Galler), Yeşil Parti, Sosyal Demokrat Parti, Komünist Parti'dir.
LORDLAR KAMARASI
Genelde Lordlar Kamarasından, Avam kamarasının diğer tarafı diye bahsedilir. Lordlar kamarasında yaş ortalaması oldukça yüksektir. Emekli olmuş parlamento üyeleri de lordlar kamarasına girebilir. Lordlar kamarasında 1200 koltuk vardır. Lordlar kamarası üyeleri dört grupta toplanır.
1. Piskoposlar ve başpiskoposlar
2. Veraset yoluyla soyluluk unvanı almış tüm soylular
3. 1958 yılında çıkarılan Yaşam Boyu Soyluluk Yasası ile 1980'den sonra soyluluk unvanı verilmiş kimseler
4. Yargıçlar
Genelde Lordlar kamarasına katılım fazla olmaz. 1200 koltuktan yaklaşık 300 tanesi doludur. 20. Yüzyılın başlarına kadar Lordlar kamarasının geniş yetkileri vardı. Örneğin avam kamarası tarafından çıkarılmış yasaları veto etme hakkına sahiptiler. Oysa bugün bu yetkilerinin bir çoğunu yitirmiş durumdalar. Yine de Lordlar kamarası İngiliz siyasi sisteminde en yüksek mahkemedir. Yalnızca İskoçya'daki davalara bakmaz. Lordlar kamarası üyeleri maaş almazlar. Ancak görevleri gereğince İngiltere içinde bir seyahat yapmaları gerekirse bu seyahatin giderleri devlet tarafından karşılanır. Lordlar kamarasına genelde avam kamarasının eski başkanı başkanlık eder. Lordlar kamarasının kurulması, bugün tarihte yapılmış en büyük hatalardan bir tanesi olarak gösterilmektedir. Çünkü sınıf ayrımı yapmak olarak nitelendirilmektedir. Pek çok kişi bu sistemin kaldırılması için çalışmaktadır.
DEVRETME
İşçi partisinin hedeflerinden bir tanesi de merkezi gücü Westminster'dan biraz da İskoçya ve Galler tarafına kaydırabilmektir. Bunu da İngiltere'de bölgesel hükümetler kurarak başarmayı planlıyor. Kuzey İrlanda'nın halihazırda bir parlamentosu var. İskoçya'da bağımsız bir hükümet kurulması fikri pek çok kesim tarafından destekleniyor. Milliyetçi İskoçya Partisi İskoçya'da iktidar hedefliyor. Ve ülkenin Birleşik Krallık'tan ayrılarak bağımsız bir cumhuriyet haline gelmesini arzuluyor. İşçi partisi de böyle bir şeyin olmasını engellemek için İskoçya ve Galler'e yönetimde bir parça söz hakkı vermeyi tasarlıyor. Amaç bir parmak bal çalmak. Siyaset de bu demek değil mi zaten? Siyasi partiler hiç bir şeyi karşılıksız ve çıkar beklemeden yapmazlar.
YEREL HÜKÜMETLER
İngiltere'de yalnızca bölge halkını ilgilendiren konularda yerel yönetimler söz sahibidir. İngiltere'nin ve Galler'in pek çok bölgesinde hizmetler iki kurum arasında paylaştırılmıştır. Bunlardan bir tanesi yerel yönetim bölgesi komisyonu, diğeri de il komisyonlarıdır. Büyük şehirlerde ise ilçe teşkilatları hizmet vermektedir. Örneğin Londra'da 32 ilçe vardır. İskoçya'da bölgesel yönetimler, yerel yönetimler ve ada yönetimleri bulunmaktadır. Kuzey İrlanda'da ise yine bölgesel yönetim ve merkezi yönetim vardır. İngiltere ve Galler 53 bölgeye ayrılmıştır ve bu bölgeler de 369 alt bölgeye ayrılmışlardır. Metropolitan şehirler dışında kalan tüm bölgeler yerel seçimlerle işbaşına gelmiş belediyeler tarafından yönetilmektedir. İskoçya'da 9 bölge vardır. Ve bu 9 bölge de 52 bölüme ayrılmıştır.
İL VE İLÇE TEŞKİLATLARI
İl ve ilçe teşkilatları yerel yönetim hizmetlerini yerine getirirler. Bu hizmetler emniyet teşkilatı, eğitim, itfaiye, kütüphaneler,müzeler, toplu taşıma araçları, trafik düzenlemeleri, hukuk mahkemeleri, karakollar, kanalizasyonlar, otoyollar, yol güvenliği, sosyal hizmetler ve stratejik planlamadır. Diğer önemli hizmetler ise sağlık hizmetleridir. Bu hizmetlerin finansmanı merkezi hükümet tarafından karşılanır.
BELEDİYELER
Belediyeler, yerel planlama, endüstriyel gelişme, çevre düzenlemeleri, çevre sağlığı, vergi toplama, çevre temizliği, otopark vs. gibi hizmetlerden sorumludurlar. Ayrıca ilçe belediyeleri de bulunmaktadır. Bu belediyelerin belirli sorumlulukları vardır. Örneğin mezarlıklar, cenazeler, yerel planlama, umumi tuvaletler, sebze bahçeleri, kaldırımlar gibi konularla belediyeler ilgilenmektedir.
Belediye seçimleri her 4 yılda bir yapılmaktadır. Tüm yerel yönetim teşkilatları partiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bazıları bağımsız çalışmaktadır. Tüm teşkilatlarda bir başkan bulunmaktadır. Büyük şehirlerde başkana "belediye başkanı" denilmektedir. Yerel yönetim seçimlerine adaylık oranı parlamento seçimlerinden çok daha düşüktür. Parlamento adaylarında da yerel yönetim adaylarında da aranan özellikler aynıdır. Yerel yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmez ancak iş sebebiyle yaptıkları masraflar karşılanır. Belediyeler finansmanlarının %25'ini "Council Tax'den" ( Belediye Vergisi) karşılarlar. Geriye kalan kısım da merkezi hükümet tarafından karşılanır. İngiltere'de belediyeler 2 milyondan fazla kişiye istihdam olanağı sağlamaktadır.