Siyasi Partiler
Amerikan siyasi sistemi hem federal hem de eyalet seviyesinde iki parti sistemidir. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler dünyadaki en eski partilerdendir: Demokratlar On Dokuzuncu Yüzyıl'ın başında, Cumhuriyetçiler (BEP yani Büyük Eski Parti adıyla bilinir) 1854'te köleliği savunanlar tarafından Abraham Lincoln'ün başkanlığında kurulmuştur. Her ikisi de kelimenin tam anlamıyla parti değildir ama çok sayıda düşünsel akımı ve bölgesel çıkarları kapsayan geniş koalisyonlar olarak tanımlamak daha doğru olabilir. Her başkanlık kampanyasının ilk aşamasında (ön seçimler) aynı partiden gelen adaylar birbirine karşı yarışır ve bunun genelde çok yıkıcı sonuçları olur. 1980 yılındaki ön seçimlerde ılımlı bir Cumhuriyetçi olan George Bush daha sağcı olan Ronald Reagan karşısında yenilmiştir.
Partilerin içinde çok sayıda farklı grup vardır. Bunların içinde en iyi bilinenlerden biri Jesse Jackson'ın Gökkuşağı Koalisyonu, diğeri ise sağdaki tutucu Protestanlardan oluşan çeşitli grupların kurduğu ve çok sıkı kulis faaliyetlerinde bulunan Hıristiyan Koalisyonu'dur. Partiler arasında umduğumuzdan daha az fark vardır. Sağcı bir Demokrat solcu bir Cumhuriyetçi sanılabilir ve siyasetçilerin parti değiştirmeleri de az rastlanan bir olay değildir. Avrupa'da güçlü olan demokratik sosyalizm seçmenlerden fazla destek almaz. Bağımsız bir aday ara sıra, özellikle de hükümetten memnuniyetsizliğin arttığı dönemlerde, seçmenler üzerinde etki yapabilir. 1992'de Texaslı Ross Perot bağımsız olarak oyların %19'unu kazanmıştır. 1912'de Theodore Roosevelt oyların %27'sini alarak Beyaz Saray'a en fazla yaklaşan bağımsız aday olmuştur.
Ancak bu durum şimdilerde değişiyor gibi görünmektedir. ABD'de parti sadakatini sağlamak Türkiye'de olduğu kadar önemsenmemektedir. Halk, olayları bireysel bazda ve teker teker konular hakkında takınılan tavırlarla değerlendirmek istemektedir: bir siyasetçinin kürtaj veya homoseksüellik karşısındaki duruşu hangi partiye üye olduğundan daha önemlidir. Kongre üyeleri kişiliklerini ortaya koyabilmek için belirli bir parti içinde durmak yerine basının gücüne güvenmektedir. Geçmişte seçmenler sadık Cumhuriyetçiler veya Demokratlar iken artık giderek artan sayıda kişi kendini bağımsız olarak tanımlamakta ve parti yerine kişilere bakarak oy vermektedir.