Amerikan Yaşam Tarzı
AMERİKALILAR NASIL YAŞAR?
Bu soruyu cevaplamak için bir dizi istatistik sonucundan da yararlanabiliriz, ortalama bir Amerikan ailesinin yaşamından örnekler de verebiliriz.
ABD'de hayat standartları Türkiye'dekinden daha yüksektir. Ancak 286 milyon insanın yaşadığı bir ülkede bu yalnızca ortalama olabilir: aynı zamanda inanılmaz yoksulluk ve mahrumiyet de vardır ve bunlar yalnızca iç kesimlerde değil ülkenin her yerinde görülür. Appalachian Dağları ve Mississippi Deltası gibi bölgeler aşırı yoksulluktan muzdariptir. Ancak ulusal hayat standardı yüksektir: ortalama hane halkı geliri 42.148 Dolardır ve hanelerin %89'u bir motorlu araç sahibidir; %99'dan fazlasında buzdolabı, %76'sında çamaşır makinesi ve %43.5'inde merkezi klima vardır. %98'inden fazlasında televizyon, %34.5'inde soğutucu, %28.5'inde ızgara ve %12.3'ünde su yatağı ısıtıcısı vardır.
2001 yılında Amerikalıların %68.1'i kendini ev sahibi olarak göstermiştir ve bu rekor bu güne kadar kırılamamıştır. Bu ev, şehirlerde genelde bir daire veya banliyölerde bahçeli müstakil bir evdir. Avrupa'nın çoğunda olan durumun aksine yer bulmak sorun değildir ve Amerikalıların %80'i şehirlerde yaşıyor olmasına rağmen yoğun nüfuslu yerler azınlıktadır. Nüfusun çoğu kilometrelerce yayılmış büyük şehir banliyölerinde geniş arsalar üzerine inşa edilmiş evlerde yaşar. Otomobillerin yaygınlaşması ve şehir dışına alışveriş merkezlerinin açılmasıyla banliyölerde yaşamak cazip hale gelmiş ve böylece şehrin merkezindeki şirketlerden bazıları kapanmıştır. İç kesimlerde mağazalar ve cemiyetler yok olmaya başladıkça taşınabilenler taşınmış ve geride kalanlara orada yaşamaya devam etmek için neden kalmamıştır - elbette yoksulluğun pençesinde olanlar hariç.
Nüfusu bir milyonun dörtte üçünün üstünde elliden fazla metropol vardır. Bunlardan bazıları dev gibidir - nüfus yoğunluğu değil kapladıkları alan bakımından. Batı kıyısında Los Angeles Pasifik kıyısı boyunca 160 km, içeri doğru da 80 km uzanan geniş bir alanı kaplar, doğuda da Boston'dan Washington'a bir dizi büyük şehir vardır. Yeni ve Amerika'ya özgü bir olay da Uç Şehri'dir. Bu; alışveriş merkezleri, sinemaları, büroları ve caddeleriyle bir şehir haline gelmiş ama adı konmamış ve belirli hiçbir yere ait olmayan bir banliyödür. ABD'de böyle 200'den fazla yer bulunmaktadır.
Amerikalıların üçte biri Kanada sınırından başlayıp Doğu Kıyısı boyunca ülkenin Florida Keys'teki ucuna gelinceye kadar ilerleyen ilk federal otoyol olan eski Route 1'in 20 mil çevresinde yaşamaktadır. ABD'ye göçenlerin çoğu ya doğu ya da batı kıyısında yaşar: Florida hem Avrupalı hem de Amerikalı emeklilerin en gözde mekanıdır.
Bu kadar büyük ve çok sayıda çeşitliliği içinde barındıran bir ülke için yapılan genellemeler insanı yanlış yönlendirir ama ortalama Amerikan ailesinin nasıl yaşadığı hakkında bazı gözlemler yapılabilir. Her ülke hakkında basmakalıplar üretilir ve Amerikalılar da bundan nasibini alır. Çoğu Avrupalı bütün Amerikalıların arsız ve gürültücü olduğunu düşünür.
Amerika'da her şey Avrupa'da olduğundan daha geniştir. Yemek porsiyonları bile devasa görünür. Ortalama aile daha büyük bir arsa üstüne kurulmuş daha büyük bir evde yaşar. Eyaletler arasındaki önemli farklılıklara dikkat edilmelidir. Los Angeles'teki bir aile New England'daki bir aileden daha farklı bir hayat yaşar. Batı kıyısındaki çoğu yerde yani doğu kıyısından üç saat zaman dilimi uzakta hayat bazılarına tipik Amerikan tarzı görünür, bazılarına ise çok yabancı.
Illinois'de Chicago'yla Springfield arasında Normal isimli bir şehir vardır. Normal'in nüfusu 40.000 civarındadır. Amerika'nın coğrafi olarak tam merkezi olduğu söylenemez ama tarih, etnik kaynaşma, hayat tarzı ve tavırlar bakımından bulabileceğiniz en “normal” Amerikan şehridir. Şehirde bir lise, şehir salonu, emniyet merkezi, bir, bir sinema ve bir alışveriş merkezi bulunmaktadır. Her şehirde yaşanan sorunlar burada da yaşanır. Polisi şehirdeki silah sayısı endişelendirmektedir, biraz uyuşturucu problemi vardır ama asıl sorun ırkçılıktır: Illinois Amerika'da İspanyol kökenli insanların en fazla yaşadığı eyaletler arasındadır. Amerikalı bir ailenin nasıl yaşadığını anlamak için Illinois Normal bakılacak en uygun yerdir.
Normal'de bulunan orta sınıf bir aile şehrin dış mahallelerinde üç yatak odalı bir evde yaşar. Bu ev tek katlıdır ve en fazla yirmi yıllıktır. Bir Türk'e göre ev pek dayanıklı görünmeyebilir ama aile bu evde sonsuza kadar oturmayı düşünmüyordur, hele çocuklarının büyüyünce orada kalacağını hiç düşünmez. Evin garajı ve bahçesi vardır. Çevredeki herkesin bir ya da iki otomobili vardır: şehirde toplu taşıma varsa bile muhtemelen evin yakınlarına kadar gelmez. Evin ön bahçesinde bakımlı bir çimenlik vardır. Evin içi temiz ve ferahtır ve bütün eşyalar yeni görünür. Eski moda dekoratif eşya veya biblo fazla göremezsiniz. Dört tane telefon vardır. Mutfak da evin geri kalanı gibi elektronik aletlerle doludur. Elektrik kesilirse buzdolabı, dondurucu, mikrodalga fırın, tost makinesi, elektrikli kahve makinesi, mısır patlatıcı, konserve açacağı, elektrikli oyma bıçağı, televizyon, video, bilgisayar, müzik seti, telesekreter, garaj kapısındaki otomatik kilit, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve elektrikli diş fırçası kullanılamaz. Bundan on yirmi sene önce Amerika'ya seyahat eden Türkler bu aletlere, Amerikalıların evlerinde bulunan şeylerin çeşitliliğine hayret ederdi. Bu durum artık değişmektedir ve elektrikli bot fırçaları veya elektrikli kedi köpek battaniyeleri karşısında artık ağzımız açık kalmamaktadır. Yine de hâlâ bizi şaşırtabilen şey bir Amerikan evindeki buzdolabının büyüklüğüdür. Mutlaka sanayi boyu olacaktır: en az bir metre seksen santim boyunda. Dört kişilik bir ailenin yiyecek ihtiyacını karşılamak için kullanılır. Bütün aile için ayda bir en fazla iki haftada bir alışverişe çıkılır ve buzdolabı ve soğutucu ağzına kadar doldurulur.
Yüksek hayat standartları buzdolabının ölçülerinden başka yerlerde de kendini gösterir. Çocukların odaları çok pahalı, otomatik ve genelde başka çocukların sahip olduklarından daha fazlasını yapabilen oyuncaklarla doludur. On yaşındaki bir Türk çocuğu Amerikalı yaşıtını ziyaret ederse, odasında kurduğu sihirli krallığa hem hayran kalır hem de onu kıskanır.
Milyonlarca Amerikalının birbirinden çok farklı şartlarda yaşadığını özellikle belirtmek gerekmez. Şehirlerde aynı yatakta üç kişi yatan ve elektrikli diş fırçası bir yana sıcak suyu bile bulamayan aileler yaşar: ABD, gelişmiş ülkeler arasında iç kesimlerdeki şehirlerde fakirliğin en fazla görüldüğü yerlerden birisidir. Normal'deki her varlıklı evin karşısında ekonomik krizlerin ve kapanan fabrikaların kurbanı olmuş eski bir sanayi merkezinde başka işsizler arasında yaşamaya çalışan bir aile vardır. Trenle yolculuk ederseniz darboğazdaki işletmeler terk edince arkalarında bıraktıkları harap olmuş mahalleler karşınıza sık sık çıkacaktır. Amerika'da dünyanın başka her yerinden daha çok sayıda milyoner yaşar ama yoksulluk ve sefalet içinde olan şehirleri ve kırsal kesimleri de vardır. Ne zenginlik ne de yoksulluk tek başına ülkenin eksiksiz bir görünümünü yansıtmaz, ikisi de aynı gerçeğin birer parçasıdır.